12 Haziran 2011 Pazar

Türkiye'nin Büyük Tabusu; Bekaret!

Hayatımızın en büyük tabusu ve kâbusu: bekaret..

Türkiye de büyük bir sorun halinde şu an bekaret olayı. Yıllarca "özenle" saklanmış bir şey, kimilerine göre bir kabus kimilerine göre tabu kimilerine göre ise "önemsiz" bir şey. Ama aslına bakılırsa ne onsuz olabiliyoruz ne de onunla doğru düzgün yaşayabiliyoruz.

Nereden geldi lan bu konu aklına demeyin. Bu ülke de konuşulmayanı, tu kaka edilen her şeyi konuşacağız burada. Bekaret konusunda bunlardan birisi ve belki de en önemlisi. Aslında bu konu için iki önemli soru var? Birincisi; erkerler neden bekarete önem verir ve neden bakire bir kız ararlar? İkinicisi ise; kadınlar için bakirelik neden tabu haline gelmiştir?

Muhakkak bu iki sorunun temeli erkek egemen topluma dayanıyor, ben ikinci sorudan başlayayım düşüncelerime. Bir kere günümüzde hâlâ kadının toplumda yeri yoktur, hâlâ geri planda kalırlar. Devamlı bir baskı unsuru vardır kadının üzerinde. Oturmasını kalkmasını bilecek, heryerde konuşmayacak, sokakta gülmeyecek, erkekleri "tahrik" edebilecek kıyafetler giymeyecek, sadece çocuk doğuracak, üstüne kuma getirilen bir varlık olacak vs. vs. Yani saymakla bitmez.. Asırlarca Müslüman ülkelerde kadın hep yok sayılmıştır. Kadının tek iyi görevi evi temizlemek ve erkek evlat doğurmak, eğer kazara kız doğurursa ya üstüne kuma getirilecek ya da yok sayılacak. İşte bütün bunlar kadının bekaret tabusunda büyük önem taşıyor.

Bakirelik kadınlarda saflığı ve temizliği simgeliyormuş, eğer bir kadın bakire değilse o kadın "kirlenmiş" sayılıyormuş maalesef. Bu nasıl bir mantıktır hâlâ anlamış değilim. Bu insanlar hâlâ namusu iki bacak arasında arıyorlar. Nedir yani sizin derdiniz? Bir tane "zar" için mi bütün bu cinayetler, dayaklar ve olaylar? 21. yüzyılın Türkiye'sinde biz hâlâ bunları konuşuyorsak vah bizim halimize. Bu sorunun akabinde bir de "gerdek gecesi" konusu var ki akıllara zarar. Hani o apayrı konu tamam ama o gece de bekaret çok önemli (!). Kanlı çarşaf mı asan ararsın, bakire olmadığı için elini bilerek keserek kanatan kadın mı ararsın yine karısının bakire olmadığını duyupta düğün gecesi cinayet işleyen sapık herifler mi ararsın? Yani tonla şey var.. Yazık diyebiliyorum sadece.

Gelelim ilk soruya yani erkek açısından bakalım olaya.

Aslında erkerklerin ne istediği de meçhul. Benim hemcinslerim ne istediğini pek bilmiyor. Bir sürü kızla ilişkiye girerler, o zaman bekaret önemli değildir ancak evleneceği kadında bekaret ararlar. Pardon ya kadın demiyoruz değil mi? "Kadın" denince bakire olunmuyordu, çok pardon. Önemli olan erkeklerin ne istediği ve aldıkları hazdır. Bir erkek olarak gerçekten anlamakta güçük çekiyorum. Bir insan ister kadın olsun ister erkek bir an önce bu tabuyu yıkmalıdır. Aslında bu sorunu kökten çözmek zaman alsa da mümkün bana göre. CMYLMZ'ın dediği gibi "eğitim şart" bu konu da.

21. yüzyılda bekaret diye bir tabu olmamalı. Herkes özgürce yaşamalı, kimse yaşadıklarıyla sorgulanmamalı diyerek bitirelim konuyu. Ben dilimin döndüğünce aslında çokta açık olmamak şartıyla yazdım 3-5 bir şey, geri kalanı da sizler doldurursunuz.

7 Haziran 2011 Salı

Rahmetli'yi Nasıl Bilirdiniz?

Bildiğiniz ya da bilmediğiniz üzere güzel ülkem de 22 Ağustos günü internet'in "ölüm günüdür." 22 Ağustos'ta artık insanlar rahat rahat porno izleyemeyecek, sözlükler de yazamayacak, blogları takip edemeyecek ve en önemlisi de internet kullanıcıları artık fişlenecek.

Ben filtreler konusunda uzun uzadıya yazmayacağım, gelecek filtrelerin ne olduğunu ya da ne olmadığını Google'a aratırsanız onlarca ve hatta yüzlerce makale, fikir, görüş vs. hepsini bulabilirsiniz. Bir de oturup ben yazmayayım..

İnternet demek özgürlük demektir, insanlar rahat rahat istediği bilgiye ulaşması demektir. Eğer bu porno izlemek ise bırakın izlesinler, eğer bu insanların düşünmelerini sağlamak ise bırakın düşünsünler ya da aptal aptal "sörf" yapmak ise bırakınız yapsınlar. Öncelikle şunu tartışmamız gerekiyor bazı şeyleri anlamak için. 22 Ağustos'ta uygulanacak olan bu sistem bir sansür müdür yoksa "filtreleme" midir..? Bana soracak olursanız bence bu ikisi de değildir, yeni sistem insanları fişlemek üzerine kurulacak.

Devlet ya da BTK artık her ne zıkkımsa bu olayı çok farklı yorumluyor. İnterneti kullanan bazı kişiler olayın tamamen porno ya da erotik yayın yapan sitelere olduğunu belirtseler de işin aslı sadece öyle değil. Yani porno ve erotik sitelerle birlikte bir sürü site de kapatılacak. Bu da devletin vatandaşına, "sadece benim istediğim sitelere gireceksin, aman haa sakın ola ki farklı sitelere gireyim deme. Yoksa fişlenirsin!" söylediği/söyleyeceği şeydir.

Şimdi devlet/BTK yine diyor ki; çocukları ve gençleri koruyacağız bu sistemle. Hadi lan ordan! Belki ben eşimle birlikte porno izlemek istiyorum, sanane bundan. Keyfim ve zevkimin kâhyası mısın sen! 14 yaşındaki kızlara cinsel taciz de bulunan 70 yaşındaki şerefsizler elini kolunu sallayarak gezer, devlet hiç bir şey yapmaz ama konu internet olunca "gençler ve çocukları koruyoruz" derler.. Bu mudur yani "İleri Demokrasi!" Eğer buysa, sağolun ama ben almayayım!

Biliyorsunuz geçen ay büyük bir tepki verildi bu konuda. Binlerce kişi internette özgürlük için sokağa döküldü. Binlerce insan yine internet üzerinden örgütlendi bu olay için. Ancak bu konu da hâlâ "yetkili" kişilerden bir açıklama gelmedi. Zaten sular da biraz duruldu sanki, o zamanlar herkes bir şeyler yazıyordu. Mühim olan hâlâ sesini çıkarabilmek, bu konu da bir şeyler söyleyebilmek..

Bu konuyu tekrardan ele almak kaydıyla yazıyı noktalamak istiyorum. Esasında çok doluyum bu konu da, bir bu kadar daha yazacak güçteyim ama zaman/mekan konusunda sıkıntı çektiğim için bu kadarla yetineceğiz. Bir daha ki sefere tekrardan "yazabilmek" dileğiyle. Tabii hâlâ o zamana kadar internet rahmetli olmazsa.. Son olarak Carl Sagan'ın muhteşem sözü ve sansür için hazırlanmış küçük ama bir o kadar da etkili bir video ile veda edelim.. Bir daha ki sefer görüşebilmek ümidiyle, hadi eyvallah..

"...bilgiyi sansürlemek, insanlara ne düşünmeleri gerektiğini, hangi düşüncelerin yasak olduğunu ve hangi kanıt dizisinin peşine düşülmeyeceğini söylemek, düşünce polisine, aptalca ve yetersiz karar alma mekanizmasına sarılarak, uzun vadede çöküşe yol açmak demektir."

Carl Sagan

İnternet filtrelenemez, kapatılamaz!

http://www.youtube.com/watch?v=0unnxsGPOoQ

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Arkadaş..

Müthiş derece de güzel bir şarkı vardır, çoğunuz bilirsiniz. Adı "Arkadaş"dır. Bu güzel şarkıyı ilk Melike Demirağ'dan duyduk, daha sonra da "Çirkin Kral" Yılmaz Güney'le özdeşleşti. Hani bazı şarkılar vardır dinlerken dalıp gidersiniz hayaller dünyasına, işte bu şarkı da onlardan bir tanesidir, her zaman bir şeyler düşündürtür.

"Dolduramaz boşluğunu ne ana ne gardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş"


Hani sözleri zaten insana hayal kurdurur, daha sonra kendinize geldiğniz de ufak bir tebessüm edersiniz. İçinizden, "Hayaller de olmasa n'aparız?" diye söylenirsiniz. Evet, gerçekten de hayaller olmasa n'aparız? Siz değil misiniz en ufak bir hayalinizi dahi arkadaşınıza anlatan, siz değil misiniz "iyi ki varsın" diyen..? Evet arkadaş, bunları diyen sizsiniz. Öyleyse;

"Evet arkadaş; kim olduğumu, ne olduğumu
Nerden gelip, nereye gittiğimi sen öğrettin bana
Elimden tutup, karanlıktan aydınlığa sen çıkardın
Bana yürümeyi öğrettin yeniden
El ele ve daima ileriye
Bir gün.
Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile
Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız
Ve aynı yolda yürüdükçe
Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir
Ayrılsak bile kopamayız."

Başlangıç..

Öyle süslü laflarla başlamayı sevmem. "Ülke de zilyon tane blog yazarı varken neden seni okuyalım?" düşüncesinde olabilirsiniz, haklısınız. Öyle farklı bir yapım yok, sokakta gördüğünüz binlerce insandan biriyim sadece. Hayaller de Olmasa blogu sadece kendini tatmin etmek için açıldı, yani bi' nevi zihinsel mastürbasyon.

İsmi neden "Hayaller de Olmasa"? İnsanoğlu hayal etmeden yaşayamaz çünkü. Hayal etmek yaşamın bir parçasıdır. ( ulan iyi ki süslü laflar etmeyeceğiz dedik, şu işe bak. ) Neyse yukarıda da söylediğim gibi, Hayaller de Olmasa, bi' nevi zihinsel mastürbasyon merkezidir. Girmek isteyen girip okur girmek istemeyen de "fuck off" diyebilir. Hiç sorun değil.

Ne sıklıkla yazacağım peki..? Şu dakika itibari ile pek bilmiyorum, hayaller kurdukça geleceğim işte. Hadi eyvallah...